7 Temmuz 2016 Perşembe

GELECEK BİR TASARIMDIR

Gelecek bir tarladır. Bu tarlaya serptiğiniz tohumların mahsulünden çocuklarınız ve torunlarınız faydalanır.
Mahsulün kalitesi ise harcadığınız emekle doğru orantılı olur. Sulama, ilaçlama, gübreleme, çapalama bir süreç içerisinde ve bilinçli olarak yapılmalıdır.
Mesela, her pisliği gübre diye tarlaya atarsan bugünkü yaşadığın mide bulandırıcı durumlara torunların da maruz kalır.
Tarlayı fazla sulandırırsan çamurlaşır. Ekranlarda gördüğün salya sümük insanlar türer.
Yanlış ilaç ise mahsulü çürütür. Test ve tost çocukları yanlış ilacın sonuçlarıdır mesela...
Gelecek bir tasarımdır.
Ve bir çiftçi özverisiyle tasarlanmalıdır.

OKUL ÖNCESİ ve AİLE EĞİTİMİ

Aile eğitimi ve okul öncesi eğitim çok önemli. Dünyanın her yerinde bu alanda yapılan çalışmaların sonuçları hep aynı.
Çocuğa sunulacak zenginleştirilmiş ortam ve rol model anne-baba bu yaş grubunun en önemli unsurlarıdır.
Özellikle apartman dairelerinde gerçeklikten ve sosyal çevreden yalıtılmış çocuklar büyük bir sosyal travmaya davetiye çıkarmaktadır.
Doğal olan doğadadır. Çocuğu doğadan ve doğal çevreden ayırmak insan fıtratına aykırıdır. Bir yaprağa dokunmak, bir solucanı incelemek, bir tepeye tırmanmak gibi bir güzelliğin yerini hiç bir şey alamaz.
Özellikle okul öncesi dediğimiz dönemde çocuğumuzun akranlarıyla vakit geçirmesi sosyal yönden, zenginleştirilmiş ortam bilişsel yönden, doğayla bütünleşme duyuşsal yönden, rol model olma duygusal yönden çocuğumuzun hayata hazırlanmasını sağlayacaktır.
Ve okul öncesi muhakkak zorunlu olmalıdır...

EVLENME PROGRAMLARI ve ÇOCUKLAR

Evlenme programlarının ekranları istila etmesi çocuk kanallarının açılmasıyla paralellik gösterir. Çünkü bu saatlerde eskiden Susam Sokağı gibi çocuk programları olurdu.
Ne zaman çocukları sabahtan akşama kadar çizgi film yayınlayan kanallara hapsettik, kendimizi de bu evlilik programlarına müptela olmuş bulduk.
Her geçen gün çocuklarımızı ve gençlerimizi yaşam halkımızdan hızla uzaklaştırıyoruz. Onlara kurduğumuz dünya ile kendi dünyamız asla temas etmiyor. Etkileşim yok denecek kadar az.
Herkes kendi iç dünyasında mutlu olsun istiyoruz ama dışarıda gürül gürül akan tek bir gerçek dünya var.
Çocuklarımız da bu dünyanın ayrılmaz bir parçasıdır. Bu gercekliği ve bu bakış açısını
unutmayalım.

ENDÜSTRİ 4.0

50 yıl önce okulda öğrendiklerimizin %75'ini gündelik hayatta kullanırken, bugün bu oran %2'lere düşmüş durumda.
Okullar maalesef hem gerçek hayattan koparıyor, hem yaratıcılığı öldürüyor. Anne babalar da aynı şekilde çocuğun merak, hayalgücü, oyun kurma, hareket etme ve girişimcilik yeteneklerini sınırlandırıyor.
Çocuklarımızın %75'i bir mahkum kadar bile gün ışığını göremezken dünya bambaşka bir devrime hazırlanıyor.
Buz Devrindeki Sid gibi miskinliğimiz yüzünden bu devrimi kaçırıp bir mamudun kıçında yağmurdan korunmaya mahkum olacağız.
Spacex Mars'a turist götürmeye, Tesla elektrikli aracını piyasaya sürmeye, Google yapay zeka yapmaya hazırlanıyor.
Biz bir yerli arabadır tutturduk gidiyoruz. Bizim artık yerli araba motoruna değil, yerli arama motoruna ihtiyacımız var. Google, Yandex şirketleri gibi...
Bu devrim gerçekliğin sanal dünya ile entegrasyonu ile ekonomik alanda aracı kurumlar ortadan kalkacak, üreticiden tüketiciye ulaşacacak ürünlerin otomasyonu ile bilinçli tüketici devri başlayacak.
Akıllı sistemlerle üretimin, eğitimin, güvenliğin, sağlığın dijitallesmesi akıllı şehirler ve akıllı yaşamlar sunacak.
Bu pazarda ya tüketen olup köleliğe razı olacağız, ya üreten olup müreffeh, onurlu ve bağımsız bir millet olacağız.
Peki ne yapmalı?
1) -Kodlama dersi
-Robotik dersi
-Zeka oyunları dersi zorunlu olmalı
2) Okullar dönüşmeli
3) Bilimsel düşünce üniversitelere yeniden hakim olmalı
4) Torpilli değil, liyakat sahibi bilim adamları iş başında olmalı.
5) Ülkede özgür düşünce ortamı oluşmalı
6) Sanat, Tasarım ve estetik her alanda olmalı
7) Okul öncesi zorunlu olmalı
8) Meslek liseleri özel bir konumda ve özerk olmalı

OKUMANIN FAYDALARI

Okumak;
 💠 Stresi azaltır.
   💠 Uykuya hazırlar.
💠 Empatiyi güçlendirir.
💠 Beyni hızlandırır.
💠 Depresyonu engeller.
💠 Direncinizi artırır.
 💠 Sosyalleştirir.
💠 Hafızayı güçlendirir.
💠 Yazmayı özgünleştirir.
💠 Açık fikirli yapar.
💠 Güç verir.
💠 Zihni berraklaştırır.
💠 Düşünceyi zenginleştirir.
*bonus*
Karizmanızı artırır.

DEĞİŞİME DİRENMEK

Eğitimde her yenilik uygulandığı anda eskir. Eskiyen yeniye karşı gösterilen direnç asla eskimez ve bir granit gibi sert ve sağlam bir şekilde kendini konumlandırır. Oysa yeniliklere direnç göstermeye ayırdığımız enerjiyi iyileştirme ve öneriye harcasak herşey çok daha güzel olur.
Eğitimde nihai hedefiniz belli ise değişim ve güncellemeler doğal karşılanmalı. Eğitimciler ve veliler artık değişim kavramını içselleştirebilmeli. Öncelikle bu direncin altında yatan sebepleri iyi tahlil etmek gerekir.
Eğitimde değişimi içselleştiremeyişimizin en önemli sebepleri; 
-Plansızca yapılması
-Öğretmene rağmen yapılması
-Siyasi erke güven duyulmaması
-İdeolojik saplantılardır.
Bu sebepleri ortadan kaldırdığımızda kimsenin değişime direneceğini zannetmiyorum.

TÜRK KIZINA

TÜRK KIZINA
5 kuruş etmeyen dizilerle büyümüş, tüm varlığı bilgisi ve genel kültürü dizilerden oluşmuş, survivor izleyen, onlar için SMS atan, gündemini onlarla oluşturan, onlar için mesajlar yazan kadıncıklar sürüsü memleketim...
Bir kadını en basit kılan şey, izlediği dizilerdeki karakterlere, tiplere aşık olmak, ulu orta reklamını yapmak, ağzının suyunu akıtmaktır...
Haftada en az 8-10 saat dizi, yetenek sizsiniz, kiminle evlensem, kimi düdüklesem izleyenden ne yar olur, ne ana, nede eş?
Bazılarına en son okuduğu kitabı sorsan, maalesef zihni Cin Ali'ye kadar iner. Ama sorsan her boku o bilir? Siyasetin pîrî, tarihin üstadı, sosyolojinin profesörü.... Nasıl oluyorsa?
Oysa ki; Kadınlar zihninde duygularını işlemede 8 şeritli otobana sahipken erkekler bir köy yoluna sahiptir. Erkeklerin neredeyse her anı cinsel dürtülere esirken, kadınlarda bu esaret yok denecek kadar azdır. Erkekler hayatın üç beş rengine mahkumken, kadınlar için hayat rengarenktir. Erkekler empati özürlüsüyken, kadınlar empati kurmada çok beceriklidirler. Daha sayamayacağımız nice özellik...
Türk tarihinde kadının yerine bir bakın. Kurultayda Han ile Hanım birlikte otururdu. Paralarda han ile hanımın resimleri birlikte yer alırdı. Hatta Uygur bayrağında bile kadın erkek figürü birlikte yer alır. Aynı şekilde Cumhuriyet, kadınlara seçilme hakkını medeni(!) Avrupa'dan çok daha önce kanunlaştırmıştır.
ABD gelecek ay ilk defa bir banknota kadın resmi basacak. Oysa bizim Göktürkler'in parasından tutun, eski kuruşlarımızda ve kağıt banknotlarımızda hep vardı.
Kadın eğitilirse, toplum eğitilir. Kadın okursa, toplum okur. Kadın kendini geliştirirse, toplum gelişir.
Bu yüzden kızlarımızın okumasından, camiye gelmesinden, çalışmasından, yönetime katılmasından rahatsızlık duyuyorlar.
Türk kızı!
İstiklâl sensin.
İstikbâl sensin.
Kurtuluş sensin.
Oku...