23 Aralık 2017 Cumartesi

Pal Sokağı Çocukları ve Vatanseverlik

Bir gün ilkokul öğretmenimiz elinde bir kitapla geldi sınıfa. Biraz kitaptan bahsetti ve kendisi için bu kitabın çok değerli olduğunu söyledi. "Kim okumak ister" diye sorduğunda herkes çığlık çığlığa parmak kaldırınca hepimize aynı anda veremeyeceği için hakkaniyetli olması açısından kitaplık defterine baktı. O sırada en çok kitap okuyan ben olduğum için ilk olarak okumak bana nasip oldu...

Aradan en az 26 yıl geçmesine rağmen hâlâ Nemeçek'i, Pal Sokağı Çocuklarını ve Sibel öğretmenimi unutmadım. Her hatırladığımda ise burnumun direği sızlar...

Vatan sevgisini bir çocuğa kazandırmanın belki de en güzel, en edebi ve en gerçekçi yoluydu bu...

Yükselen apartmanlara karşı ellerinde kalan son oyun sahasını korumak için canını dişine takan fedakar çocukların yürek ısıtan romanı...

Bir çocuk; evini, sokağını, mahallesini tanımaz,  sahiplenmez ise ülkesini ve milletini de sevemez, sahiplenemez.

Eğitimde "yakından uzağa, somuttan soyuta, basitten karmaşığa, öğrenciye uygunluk ve bilinenden bilinmeyene " ilkeleri vardır. Bu romanda tüm bunlar var.

Doğruluk, yardımseverlik gibi birçok temel değeri içeren ve oyun sahası bağlamında vatanseverliği de örtülü olarak içeren bir roman. İyi ki okumuşum. İyi ki Sibel öğretmenim beni bu kitapla tanıştırmış. Şimdi ben de öğrencilerime tavsiye ediyorum.

Pal Sokağı Çocukları'na benzeyen bir çok kitap yazıldı, film yapıldı. Ama hiç biri onun yerini tutamadı.

9 yaş üzeri çocukların okumasında fayda görüyorum.

3 Aralık 2017 Pazar

Büyük Resim ve STEM

"Ve nihayet modaya ben de uydum, başlığında STEM geçen yazı kaleme aldım."

Bilginin çok hızlı bir şekilde değiştiği, dönüştüğü ve üretildiği günümüzde uzmanlık alanları kılcal damarlarına kadar ayrılmış durumda. Bilim insanları ve eğitimciler çoğu zaman bu kılcal damarlarda kaybolup odaklanma körlüğü yaşıyor.

Bir kardiyoloğun, kalp ve damar hastalıkları bölümünün hipertansiyon dalının, stresin etkisinin ölçülmesi konusunda edindiği uzmanlığı, insan vücudunun ve yaşamının karmaşık yapısından dolayı tek başına hastalığın tedavisine imkan vermiyor. Endokrinoloji, metabolizma ve nöroloji gibi diğer dallarla işbirliği yapması gerekiyor. İşte bu işbirliği yüzyılımızın en kıymetli becerilerindendir.

Eğitim konusunda da durum aynı. Herkes filin farklı bir yerinden tutuyor. Bazıları ölçme, bazıları öğretim programları, bazıları insan kaynakları, bazıları da eğitim materyali üzerinden sorunları tanımlıyor. Nitelikli bir işbirliği ve bütüncül bir bakış açısı sağlanamıyor.

Buna rağmen, son zamanların en moda yaklaşımlarından birisi olan ve disiplinler arası işbirliği üzerinde yükselen STEM'in eğitim sistemimize entegre edilmesi çok iyi olmuştur. Her ne kadar ekonomi ve üretim odaklı hedeflerin bir aracı olsa da ülkemizin eğitim hedeflerine ulaşmasında büyük katkıları olacaktır. Fakat bu dahi tek başına yaralarımıza merhem olmaz.

STEM yaklaşımının Değerler Eğitimi, sanat ve sporla desteklenmesi gerekir. Aynı şekilde Sosyal Bilimlerin de Tarih, Coğrafya, Edebiyat, Sosyoloji ve Felsefe işbirliğine dayalı, bütüncül bir bakış açısına dayanan yeni bir yaklaşımı esas alması lazımdır.

Velhasılı parçalarda kaybolup, büyük resmi gözden kaçırmamak gerekir.