Harry Potter
4195 sayfa...
Her yaştan
insan büyük bir keyifle okuyor. Hatta gece gündüz demeden müthiş bir tutkuyla
birkaç haftada bitiren, her ayrıntısını hatırlayıp, kitabı yaşayan çocuklar var.
Gariptir ki
aynı çocuklar öğretmenlerinin verdiği incecik kitapları aylarca okumamak için
direniyor.
Peki, nerede yanlış yapıyoruz?
Genelden
özele inersek;
1- Ülke olarak formal eğitim dışında bir "çocuk
eğitimi" ve "okur-yazar" vizyonumuz yok.
2-Çocuk edebiyatımıza hakim olan sosyal gerçekçi üslup
okuma isteğini öldürüyor.
3-Çocuk filmleri ve animasyonları ülkemizde henüz çok
yeni. Yapımlarda "eğitici" olma kaygısı güdüldüğü için ilgi görmüyor.
4-Şehirlerimizden köylerimize ve evlerimize kadar ortak
bir kitap okuma anlayışı geliştiremedik.
5-Okulda verilen eğitim "merak" duygusunu
tetiklemiyor. İlgi uyandırmıyor.
6-Ebeveynlerimiz kitap okuma konusunda örnek olamıyor.
7-Evlerimizin büyük çoğunluğunda bir kitaplık dahi yok.
8-Çocuklarımızın tanıştığı ilk kitapların kötü olması ön
yargıları güçlendiriyor.
9-Kitap okumayı "boş zaman" etkinliği olarak
görüyoruz. Oysa okumak, başlı başına ciddi bir iştir.
10-Kitap seçiminde ne çocuğun tercihlerini dikkate
alıyoruz, ne de pedagogların...
11-Çoğu zaman kitap okumak, bir ceza yöntemi olarak
uygulanıyor.
Peki, bir birey olarak neler
yapabiliriz?
1- Çizgi romanlar okuma sevgisini başlatmak için ilgi
çekici olabilir.
2- Mizah, bilim-kurgu ve fantastik kitaplar çocuklar için
vazgeçilmez olabilir.
3- Kitap seçimini "kitabı okuyacak" kişiye
yaptırabiliriz.
4- Okuma isteğini alevlendirecek konularda merak
uyandırabiliriz.
5- En değerli zaman dilimlerimizi okumaya ayırabiliriz.
6- Okuduklarımızla ilgili sohbetler gerçekleştirebiliriz.
7- Evimizin en güzel köşesine bir kitaplık
yaptırabiliriz.
8- Okumayı, seyretmeye tercih edebiliriz.
9-"Okursam o da okur." sözümü
kulağınıza küpe, kolunuza bilezik, boynunuzu kolye yapabilirsiniz.
Her şeyden
önemlisi devletimizin bir "çocuk" ve "okur-yazar"
politikası olmalı. 2014'te Japonya'da 4,2 milyar kitap basılırken ülkemizde bu
sayının 23 milyonda kalması nasıl izah edilebilir ki?
Aynı şekilde
Güney Koreli ailelerin %65'inin evinde çocuklarına yönelik 100 den fazla kitap
varken, bu oranın bizde %10'larda kalması da toplum olarak ne durumda
olduğumuzun bir göstergesi olsa gerek.
3 çocuk
yapma politikasından "ayda 3 kitap oku, okut." anlayışına geçtiğimiz
zaman toplum olarak bir şeyleri değiştirebiliriz.
Bu yazıyı
okurken "Kimi değiştirebilirim ki deme." Evet, belki kimseyi
değiştiremezsin fakat kendini pekâlâ değiştirebilirsin.
Ve sen
değişirsen dünya değişir.
Unutma!