Netdunio etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Netdunio etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Temmuz 2015 Çarşamba

Dershane mi, Maker Stüdyo mu?

Anayasa Mahkemesi’nin Dershanelerin yeniden açılması ile ilgili verdiği karardan sonra, dershaneler konusu tekrar ülke gündeminin ilk sıralarına yerleşti. Bu yazımızda dershanelerin işlevini nasıl yitirdiğini, inovasyon çağını yakalamak adına nasıl bir dönüşümden geçmesi gerektiğini tartışacağız.

Dershaneler, okulun görevini tam manasıyla yapamaması, sınava dayalı yapılan yerleştirmeler ve dezavantajlı çocukların akranlarıyla arasındaki açığı kısa sürede kapatma ihtiyacından doğmuştur. Başarıyı, çocukların bir soru daha fazla çözmesinde arayan bu kurumlar, ticari kaygıları, cemaatlere eleman temin eden, atanamamış öğretmenleri çok düşük ücretlerde istihdam eden ve çocukları sadece test çözmeye iten yaklaşımları nedeniyle çok eleştirildi.

Sınavlarda dereceye giren öğrenciler üzerinden yapılan reklamlar, toplumsal olarak dershanesiz başarı sağlanamayacağı ön yargısını belleklerimize yerleştirdi. Oysa başarıyı, sadece sınav sonucuna indirgemek, çocuğun kişisel ve sosyal gelişimini göz ardı ederek her şeyimizle bir yarışa odaklanmamıza sebep oldu. Kuşkusuz bu duruma gelinmesinde en büyük pay, eğitim politikalarına yön veren siyasetçi ve bürokratlarındır.

Ülke olarak yaşadığımız bütün sorunların temelinde eğitim yatmaktadır. Girişimci, inovatif, özgür ve özgün düşünen bireyler yetiştirememizin sebebi, ilkokuldan yüksek lisansa kadar çocuklarımızı akademik sınavlara hazırlarken onların ilgilerini, meraklarını, hislerini, farklı fikirlerini, üreticiliklerini, işgücünü ve yaratıcılığını törpülediğimizdendir.

Dershaneler bu ülkenin bir gerçeği değildir, olmamalıdır. Amaç sektöre pazar oluşturmak ise, dershanelerdeki beyin gücü inovasyon için kullanılabilir. Farklı kulvarlarda açılacak olan maker stüdyolar ve uygulama kulüpleri, çocuklarımızın ders dışı faaliyetlerle, ilgi duyduğu alanlarda kendini geliştirmesine, kafasındaki idealleri gerçekleştirmesine,  üretime katılmasına, yaparak yaşayarak öğrenmesine, inovatif fikirlerini ve tasarımlarını gerçeğe dönüştürmesine imkân sağlayacaktır. Alanında uzman eğitimcilerin rehberliğinde, her türlü donanıma sahip platformlarda gelişimci bakış açısıyla inovasyonun temelini atma şansına sahip olacaklardır.

Fikir kulüpleri, basın-yayın kulüpleri, tarım-hayvancılık kulüpleri, kodlama ve programla kulüpleri, robotik kulüpleri, sanat kulüpleri, tiyatro ve dans kulüpleri, resim kulüpleri gibi sayısız alanda açılabilecek bu eğitim kurumları, sınav kaygısı olmadan, çocuklarımızın kendi kendine ve hevesle gerçekten bir şeyler başarmasına imkân sağlayacaktır.

Örneğin, ortaokula giden ve bilgisayar programlarına ilgi duyan bir çocuk, yaşadığı yerdeki en yakın maker stüdyolardan birine kaydolacak. Burada kodlamayı öğrenecek. Kendi programlarını yazacak. Yazdığı programları 3 boyutlu yazıcılar, Netdunio, Arduino gibi basit elektronik devreleri kullanarak gerçeğe dönüştürecek. Bu alandaki başarısını meslek liselerinde ve üniversitede devam ettirerek hem sevdiği işi yapacak, hem mesleğine yeni yaklaşımlar kazandıracak, hem de ülke ekonomisine çıktısı yüksek markalar kazandıracak.

Bunların hiç biri hayal değil. Bugünün teknolojilerinin mucitlerinin küçücük bodrumlarda ve garajlarda ilk icatlarını gerçekleştirdiğini ve kendilerini buralarda yetiştirdiğini düşünürsek, daha donanımlı olan bu stüdyo ve kulüplerde çok daha güzel işler başaracak çocuklar neden yetiştirmeyelim?



Çocuklarımız, günü birlik politikalar, maddi kaygılar ve ideolojik saplantılarla heba edilmemelidir. Eğitim, siyaset üstü bir alan olarak kalmalı. Dershaneler ise ya geleneksel çarkta maddi açlıklarını tatmin edecek, ya da bu ülkenin geleceğinde pay sahibi olmak için tüm donanımıyla elini taşın altına koyacaktır
Bekleyip, göreceğiz…