21.yüzyıl becerileri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
21.yüzyıl becerileri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Temmuz 2015 Perşembe

ÖZEL OKUL MU, ÖZERK OKUL MU ?

Son yıllarda uluslararası sınavlarda alınan düşük puanların sebepleri üzerine kafa yoran eğitimciler birçok çözüm önerisi sunmuşlardır. Öğretim programlarının yenilenmesi, öğretmen niteliklerinin artırılması, okulların yeniden yapılandırılması bunların başlıcalarıdır.

Bu yazımızda okulun yeniden yapılandırılması üzerinde yoğunlaşacağız. Hantallaşan devlet okullarının işlevini yitirdiği, kendini yenileyemediği, sosyal çevresinin çok gerisinde kaldığı bilinmektedir. MEB bu soruna çözüm olarak,  özel okulları destekleme kararı aldı. Verilen teşviklerle özel okulların sayısının artmasına, öğrencilerin ise buralara kanalize olmasına sebep oldu. Öngörü, rekabetçi bir ortamda niteliğin artacağı yönündeydi. Fakat beklendiğinin aksine tabakalaşmış  bölgesel homojen okullar oluştu.

Çözümü dışarıda değil, içeride aramak gerekir. Deneme tahtasına dönen eğitim sistemimizin en büyük ayağı olan devlet okulları merkeziyetçi anlayıştan dolayı çağın gerisinde kalmaktadır. Devlet okullarındaki merkeziyetçi yönetim;
-Esnek değildir.
-Yetkiyi sınırlandırır.
-İletişimi engeller.
-Bürokrasiyi artırır.
-Katılımcılığı kısıtlar.
-Çözümü göremez.
-Denetimi zorlaştırır.

Oysa birçok AB ülkesinde olduğu gibi okullarımıza belli sınırlar içerisinde özerklik verilse, bu sorunlar büyük oranda aşılacaktır. Çünkü yerinden yönetimlerde;
-Esneklik vardır.
-Yetki paylaşımı vardır.
-İletişim ve etkileşim vardır.
-Yönetime katılım vardır.
-Akışkan bir işleyiş vardır.
-Yerinde çözüm vardır.
-Sahiplenme vardır.
-Şeffaflık vardır.
-Öz denetim vardır.

Özerk okullarda veliler, öğretmenler, öğrenciler, yöneticiler ve uzmanlar yönetime bizzat katılırlar. Ulusal eğitim politikaları çerçevesinde kendi yerel programlarını oluşturup, uygularlar. Sorunlara yerinde çözüm bularak büyümesini engellerler. Bulundukları çevreye sosyal ve kültürel projelerle değer katarlar.

Özerk okullar, görevlendirdikleri ilgili komisyon vasıtasıyla bütçelerini kendileri oluştururlar. Harcamalarını önceliklerine göre yaparak, kaynakları verimli ve etkili kullanır.

Okul, açık bir eğitim alanına dönüştüğü için öğrenciler sosyal çevrenin imkânlarından, okulun etki alanındakiler de okulun imkânlarından faydalanırlar.

Okul kendini çağın şartlarına uygun hale getirmek için sürekli arayış, yenilenme ve gelişme içerisinde olur. Eğitime müdahil olan tüm grupların yönetime katılması nedeniyle istismar, keyfilik ve nemelazımcılık kendiliğinden engellenir. Sahiplenme artacağı için, mezun olanlar ve yerel çevre okuldan bağını koparmaz.

Özel okullara verilen teşvik ve kısmi özerklik devlet okullarına verildiği takdirde büyük bir yenilenme olacağı muhakkaktır. Rekabeti değil de paylaşımcılığı ve işbirliğini esas alan özerk okul yaklaşımı 21.yüzyıl becerilerinin kazanılmasına imkân sağlayacak büyük bir hamle olarak önümüzde durmaktadır.

Ya şimdi dönüşüm başlatacağız, ya da geleceğe seyirci kalacağız…