14 Aralık 2018 Cuma

Telefonla Zihin Kontrolü Mümkün mü?


Elinizde tuttuğunuz cihazın işlemcisi, aya inen ilk mekik Apollo 11’den onlarca kat daha güçlü ve çok ciddi bir yapay zeka teknolojisine sahip.

Peki bu cep telefonuna sıradan bir uygulama yüklediğiniz zaman nelere izin verdiğinizi biliyor musunuz?

Mesela dünyada 1 milyar kullanıcısı olan WhatsApp'ı yükleyince şunlara izin vermiş oluyorsunuz;

1) Herşey⚡

Yani telefonunuzdaki tüm fotoğraf, video, not, kişi, kayıt, sesli arama, mesaj yollama, mikrofonu açma, kamerayı açma, ses kaydetme, internetten veri alma, tek taraflı yayın yapma, konum bulma vs vs.

Mesela "ok Google" veya "Hey Siri" dediğiniz zaman telefonunuz o kadar konuşmanın arasından  bu sözcük grubunu filtreleyip nasıl kendini aktif hale getirebiliyor? Kuşadası için tatil planlanlarını konuşurken nasıl oluyor da aynı gün her yerde Kuşadası otellerinin tanıtımlarıyla karşılaşıyorsunuz? Yoksa verdiğiniz izinler yüzünden mi?

Bu izinler uygulamayı yüklerken elbette bize soruluyor. Peki kim okuyor?

Bu durumu deneyimleyen Finn Lützow, TED konuşmasında şöyle diyor;
Bir telefondaki şartları okumak 31 saat, 49 dakika, 11 saniyemizi aldı. Bu "Harry Potter" ve "Godfather" (Baba) film serilerinin birleşiminden daha uzun bir süre zarfı.

Lützow'un dediği gibi kim okuyor ki bunları? Ya da niçin okusun ki? Bilerek ve isteyerek hepimiz bunları kabul etmiyor muyuz?

Hiç düşündünüz mü Facebook, Instagram, WhatsApp ve Twitter niçin ücretsiz?

Pazarlamacıların ve ekonomistlerin güzel bir sözü var; eğer bir ürün ücretsizse, muhtemelen ürün sizsiniz.

Kişisel verileriniz, alışkanlıklarınız, tutumlarınız ve tercihleriniz küresel kapitalistler ve toplum mühendisleri başta olmak üzere tüm ekonomik tetikçilerin iştahını kabartıyor.

Bir ülkenin sosyal gen haritasını çıkarmak çok zor olmasa gerek. Saniyeler içerisinde toplanan veriler anında işlenir, tasnif edilir, anlamlı hale getirilir, istenilen stratejilere uygun olarak sınıflandırılarak ilişkilendirilir ve şirketlere büyük bir veri kaynağı oluşturur. İşte Big Data gerçeği...

Örneğin Facebook'ta yaptığınız 25 etkileşim (beğen, yorum yap, paylaş) sonrasında vereceğiniz tüm kararlar yüzde 90 oranında tahmin edilebiliyor. Bildiğiniz gibi kişisel verilerin pazarlanması konusunda bu şirket oldukça vukuatlı.

İşte bu yüzden biz "biz" değiliz. Tercihimiz sandığımız şeylerin çoğu aslında maruz kaldıklarımız.

Tek taraflı ve çok yönlü dijital bir dayatma ile hayatlarımız, alışkanlıklarımız, düşünce biçimlerimiz tanzim edilirken harcadığımız gerçek paralar karşılığında aldığımız sahte beğenilerle mutlu olduğumuzu zannediyoruz.

Buna karşı önlem almak mümkün mü?

Bu sorunun cevabını veremiyorum fakat "tehlikenin farkında olunmasını' dahi kişisel ve toplumsal bilinçlenme  adına önemli bir adım, önemli bir kazanım olarak görüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

"Latince bir sözcük olan "Educare" inşa etmek, ayağa kaldırmak, dikmek ve desteklemek anlamına gelir. Her çeşit eğitimin temeli ve esasıdır."

Sizleri yeniden sayfamda görmeyi umut ediyorum.
İyi günler...
Niyazi AKSOY